Önce Zaman Gazetesi’nde yer alan haberi özetleyelim. Emekli Deniz Albay M. Haluk Çağlar, Seyit Onbaşı‘nın sırtladığı 276 kiloluk mermiyle Fransız zırhlısı Ocean‘ı batırmasının gerçek olmadığını iddia etti. Gelibolu Tarihi Milli Parkı Müdürlüğü’nün alan kılavuzları için düzenlediği seminerde konuşan Çağlar, Ocean’ın nereden geldiği belirsiz bir mermiyle battığını öne sürdü. Hemen şunu belirteyim ki, bu saldırılar normal değil. Seyid Onbaşı da saldırıların tek odağı değil. Doğrusu isterseniz, artık, Ergenekon‘un tarih çetesinin bir projesi karşısında olduğumuzu düşünüyorum. Önce Urban Usta’yı icat ettiler. Bizans surlarını tar u mar eden büyük topları Urban Usta döktü dediler. Yani Avrupalılardan biri işin içinde olmasaydı, Osmanlılar Bizans’ı fethedemezdi demeye getirdiler. Bizans’ın fethini bile Avrupalı beynine borçluyuz mesajı verdiler. Ardından Ulubatlı Hasan‘ı inkâr ettiler: Surlara bayrağı diken Ulubatlı Hasan değil. Arkası geldi: Gemiler karadan yürütülmedi, havan topu savaş meydanında Fatih tarafından icat edilmedi demeye başladılar. Derken sıra Kanuni’ye geldi. Muhteşem Yüzyıl denen öyle bir diziyi piyasaya sürdüler ki, sonunda Başbakan bile isyan etmek zorunda kaldı. Hürrem Sultan başta olmak üzere, tüm devir ve hanedan karalandı. Kanuni, ömrünü Harem’de geçirmiş umursamaz bir Padişah olarak takdim edildi. Osmanlı Sarayı, Roma Sarayı’ndan beter entrikaların döndüğü bir Entrika Merkezine dönüştürüldü. On iki yaşında Osmanlı Şehzadelerine, bugün sanat çevreleri denen çevrenin yaşadığı sapmaların envai çeşidi yaşatıldı. Hanedan, Çıkarından ve zevk u sefasından başka bir şey düşünmeyen insanlar olarak tanıtıldı. Kısacası, Cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan geçmişi karalama kampanyası, tüm iletişim kanalları kullanılarak daha etkili şekilde gündeme getirildi. Halkın oylarıyla iktidar olmaktan umut kesenler, halkın değerlerine tekrar doludizgin saldırıya geçtiler.
Bu saldırılardan nihayet Seyit Onbaşı da nasibini aldı: Olay çok yakın bir tarihte cereyan ettiği için, toptan yok edemedikleri Seyid’in işlevini yok etmeye yöneldiler. Emekli Deniz Albay M. Haluk Çağlar, baklayı ağzından çıkardı ve Seyit Onbaşı’nın sırtladığı 276 kiloluk mermiyle Fransız zırhlısı Ocean’ı batırmasının gerçek olmadığını iddia etti. Peki, 18 Mart Deniz Savaşı sırasında Ocean battı mı? Neredeyse, Batmadı, Seyit Onbaşı o top mermisini kaldırmadı diyecek, ancak ortada fotoğraflar var; bu yüzden o kadarına dili varmıyor. Yani Ocean Zırhlısı battı. Kim batırdı, o zaman? Seyid’i aradan çıkardığı için, tabiatıyla, şu diyemiyor, emekli albay bilmem kim: Topu meçhullere atıyor: Belirsiz bir top mermisi batırdı. Belirsiz! Bu kadar yakın bir tarihte belirsizlik olur mu? Oldurulunca oluyor. İşin daha da facia tarafı, ilgililer bu belirsizliğe dayanarak, Seyit Onbaşı’yı, Gelibolu Tarihi Milli Parkı Müdürlüğü’nün alan kılavuzları için düzenlediği kitaptan çıkarıyorlar. Bize de kala kala, kitaplardan Seyid Onbaşı’yı çıkaranların, Çanakkale’den çıkarılmasını beklemek kalıyor. Çünkü Emekli Deniz Albayının, Nereden geldiği belirsiz dediği o mermi, Seyid’in besmele ile ateşlediği topun namlusundan gelen mermidir!
(Yavuz Bahadıroğlu, 2012-12-28)